28 Nisan 2016 Perşembe

Muhammed İkbal'in Eğitim Sistemine Bakış Açısı


Muhammed İkbal’in Eğitim Sistemine Bakış Açısı

 

 

Bu yazımda son zamanlarda okuduğum Muhammed İkbal’in İslâm Düşüncesi adlı kitabında üçüncü bölüm olan “Ahlâkî ve siyasî bir ideal olarak İslâm” başlığında gerçekten çok etkilenerek hatta ümmetimizin durumunu düşündüğümden dolayı ağlayarak okuduğum bir yazıyı sizinle paylaşmak istedim. Aslında bu sayfalarca süren bir yazıydı, Kitabın tamamını okuyamayanlar için sadece bu bölümü okumalarını kesinlikle tavsiye ediyorum. Bu kitabın, Günümüzün problemlerini, İslâm düşüncesinin temel özelliklerini, İslâm medeniyetinin yaşadığı krizi bu kadar güzel anlatan sayılı kitaplardan olduğunu düşünüyorum. Temin edip okuyamayanlar için de bende o uzun sayfaların kısaca özetini çıkartmak istedim. İnşAllah keyifle okursunuz.

Gelelim Muhammed İkbâl’in “Eğitim Sistemi” için dediklerine…

“Bilgi edinmek için bilgi edinmek, yalnızca aptalların işidir. Eğitim de tıpkı başka şeyler gibi, öğrencinin ihtiyaçlarına göre belirlenmelidir. Geliştirmek istediğiniz belli bir karakter tipiyle hiçbir ilişkisi olmayan bir eğitim biçimi bütünüyle anlamsız ve boşunadır. Hayat yalnızca ekmek ve yağdan ibaret değildir, hayat daha fazla şeylerdir. Hayat bütün boyutlarıyla millî ideali yansıtan sağlıklı karakterlerden, kişiliklerden oluşan bir topluma sahip olabilmektir. Ve gerçek bir millî karaktere sahip olabilmeniz için, gerçek anlamda milli bir eğitim sistemine sahip olmanız zorunludur.

Çok kötü bir okulda eğitim alan ve kendi sosyal ve tarihî geleneğinden büsbütün habersiz bir şekilde yetişen genç bir Müslüman çocuktan hür ve yaratıcı bir Müslüman karaktere sahip olmasını bekleyebilir miyiz?

Aramızda kimin Müslüman medeniyetinin modern Avrupa uygarlığı üzerindeki etkileri konusunda en ufak bir fikri var? Kaçımız İbn Haldun gibi büyük bir tarihçinin ve tarih felsefecisinin harikulâde eserlerine ve fikirlerine sahip acaba?

Oysa yaşayan bir millet, ölülerini ve geçmişini unutmadığı için ve unutamadığı sürece yaşayan bir millettir. Bu ülkedeki mevcut eğitim sisteminin bir halk olarak bize hiçbir şekilde uygun olmadığını haykırıyorum. Bu eğitim sistemi bir millet olarak bizim tabiatımıza uygun değildir, aksine bu eğitim sistemi Müslüman karakteri ve özelliği taşımayan bir insan tipi yetiştiriyor. Bu eğitim sistemi bizim ihtiyaçlarımız tarafından belirlenmemiştir, bizim geçmişle bütün bağlarımızı kopartmaya yaramaktadır.

Çocuklarımızın eğitime her yıl çok fazla para harcıyoruz. Ben bu ülkenin kaynaklarının, imkânlarının ve yeteneklerinin bütünüyle israf edildiğini ve boş yere harcandığını görüyor ve çok üzülüyorum.

Gerçek anlamda kendimiz olabilmemiz için, bizim sosyal ve tarihî geleneğimizi canlı tutacak, bizi iyi, faydalı ve huzurlu yurttaşlar haline getirecek ve en asil siyasî karakterlerden neşet eden özgür ama yasalarına uyan bir ruha sahip insanlar yetiştirebilmemiz için kendi okullarımıza, kendi kolejlerimize ve kendi üniversitelerimize sahip olmak zorundayız. Önümüzdeki zorlukların elbette ki bilincindeyim, ama eğer kendi zorluklarımızın üstesinden gelmenin yollarını bulamazsak, hiç şüphe yok ki, dünya bizi kısa bir süre sonra defterden silecektir.

Eğitimle ilgili tam bu noktada hiç çekinmeden, ekmeğini dürüstçe taştan çıkaran ve bu zorlu zamanlarda ailesinin ve çocuklarının onurunu, şerefini ve hayatını korumak için çok ağır yük yüklenmekten çekinmeyen cahil bir bakkala, yüksek bir kültüre sahip, zeki, eğitimli ama bedenindeki ruhu sönmüş, uysallaşmış, uysallığıyla ve tavizkarlığıyla, üstüne üstlük de gurur duymaya kalkışan, gelişigüzel ve müsrifçe tüketen, uykusuz geçen gecelerinden yakınıp duran, eğer çocuk sahibi olabilmişse, toplumuna sağlıksız çocuklar veren kişiden çok daha fazlasıyla gurur duyuyorum.”
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder