25 Mart 2016 Cuma

Kitap Tavsiyesi:Ana Hatlarıyla Yahudilik, Hristiyanlık ve İslâm


Sizinle bu aralar okuduğum ve çok beğendiğim bir kitabı paylaşmak istedim. Yahudilik Hristiyanlık ya da Budizm gibi dinlerle ilgili araştırmalar yapmayı ve farklı dinlerin de tarihçelerini okuyup bilgi sahibi edinmeyi çok seviyorum.

Bana göre inandığımız dinler dışındaki diğer dinleri de öğrenmekte büyük önem taşıyor. Çünkü “Bir dini savunmak, diğer dinleri iyi bilmeye bağlıdır.” Bir Müslüman, “İslâm’ın ibadet ve inanç esaslarını diğer dindekilerle mukayese etmedikçe, İslâm’a olan şükür ve övgüyü hakkıyla takdir edemez.”

Bu yüzden her Müslüman için İslâm dışındaki dinleri de mukayese edebilecek kadar bilmek özellikle yaşadığımız asırda çok önemlidir.  Bu kitap İslâm dininin, ibadet, ahlâk, hukuk vb. açılardan diğer dinlere üstünlüğünü çok anlaşılır şekilde açıklamış aynı zamanda günümüzde ihtiyacımız olan bir çok önemli konuya değinmiş.

 Özellikle kitabın son bölümü olan “Misyonerlik” kısmında Misyonerlerin Gayesi, Günümüzde Misyonerlik Faaliyetleri, Misyonerlerin Yetiştirilmesi, Misyonerlerin Çalışma Metotları gibi bir çok önemli konu çok sade bir dille açıklanmış.

İslâm’ı savunabilmek diğer dinleri iyi bilmeye bağlıdır. Bu yüzden bu kitabı Dinlerle ilgili bilgi sahibi edinmek isteyen herkese kesinlikle tavsiye ediyorum.
 
Kitap: Ana Hatlarıyla Yahudilik, Hristiyanlık ve İslâm     Yazar: Dr. Erdoğan Baş, Salih İnci

15 Mart 2016 Salı

İslâm'a Göre ÇocukYetiştirmek (Anne-Baba'nın Görevleri)


İslâm’a göre evliliğin temel sebepleri vardır. Nefsi korumak ve nesli devam ettirmek evliliğin en önemli iki gâyesidir. Aynı zamanda evliliğin en önemli gâyelerinden biri de, imânlı, bilinçli bir neslin yetiştirilmesi ve İslâm ümmetinin sayısının çoğaltılmasıdır. Kadın ile erkek; oyun, eğlence, ve zevklerini tatmin için bir araya gelmemiştir. Bir araya gelişlerinin asıl nedeni sağlam bir toplum ce hayırlı evlatlar yetiştirmek içindir. Çocuk yetiştirme de ise babadan çok anneye iş düşer. Annenin, çocuklarını İslâm ahlâkı ve bu ahlâkın temelleri üzerinde büyütüp terbiye etmeyi hedeflemesi gerekir. Ama maalesef günümüzün en büyük sorunlarından biri ise, iyi bir nesil yetişemediği için, evlatlarını İslâm ahlâkına göre çocuk yetiştiren anneler de günümüzde maalesef zor bulunuyor. Çünkü büyük misyoner faaliyetlerinden biri de annelerin yoldan çıkarılmasıdır. Yeni yetişen bir çocuğa aşıyı ilk yapan annedir, bu duruma göre anneler bozulmadıkça nesil de bozulmaz.  İslâm, ilim tahsilini her Müslümana farz kılmıştır. İslâm hiçbir zamanda kadının öğrenimine mâni olmamıştır. Ama ilim tahsili olmayan bir anne hangi üniversiteyi bitirirse bitirsin, çocuklarını İslâm ahlâkına göre yetiştiremez. İslâm âleminde, fesadın yayılması ve insanların İslâm’dan bir haber yetişmesi için her şeyden evvel kadının yoldan çıkarılması gerekmektedir. Maalesef bu da oldu. Okullarda ve üniversitelerde, nesil yetiştiremeyecek bir sürü genç kız ve erkekten oluşan yepyeni bir nesil yetiştirildi. Öğrenim görmüş ama İslâm’dan bir haber olan kadın, bundan sonra yetiştireceği çocuklarının kalbine İslâm akidesinin tohumunu ekmeyi ve çocuklarını İslâm âhlakına göre yetiştirmeyi hiçbir zaman beceremeyecektir. Bu hususta Rasulullah’ın bir hadisini hatırlamakta fayda var: Kadın, dört şeyi için nikah edilir; malı, soyu, güzelliği ve dini; sen dindar olanını seç ki, evin bereket bulsun." (Buhari)
Ümmetimiz, evlâtlarını İslâm âhlakına göre yetiştirecek anne ve babalara muhtaç durumdadır. Bu durumda anne ve babaların üzerine evlâtları için büyük sorumluluk düşmekte, çocuklarını İslâm terbiyesine göre yetiştirmeyi hedeflemek durumundalardır.
Hem kendi neslimiz için hem de İslâm ümmeti için Kur’ân’da geçen bu iki duâyı sürekli okumak mecburiyetindeyiz: “Rabbim! Neslimden çoğunu namazı devamlı olarak gereğince kılan kullarından eyle. Rabbimiz! Duamı kabul buyur!” (İbrahim-40)
(Ve o kullar): Rabbimiz! Bize gözümüzü aydınlatacak eşler ve zürriyetler bağışla ve bizi takvâ sahiplerine önder kıl! Derler. Âmin..
 

14 Mart 2016 Pazartesi

İnsanlar Neden İslâm'dan Nefret Ediyor?


İslâm, her türlü sapıklık, eğrilik ve kusurdan uzak son derece mükemmel bir düzendir. İslâm, her türlü problemi en adilce ve hakça ortaya koyup çözen bir dindir.

“İslâm âlemine yaşanan İslâm”, Arap Yarımadası’nda; cahiliye içinde yaşadığı zamanlarda olduğu gibi bugün de insanlara tamamen yabancılaşmıştır. Hatta bununla da kalmamış, bugün İslâm âlemi dediğimiz coğrafya da yaşayan birçok insanda İslâm’dan nefret eder olmuştur.

İslâm’a savaş açanların, düşman olanların ya da İslâm’a karşı önyargı da bulunanların bir tek basit nedenden dolayı İslâm’a tahammülleri yoktur; İslâm dinine göre insanların yönetimi Allah’ın elindedir. Hâlbuki günümüzdeki rejimler, yönetim işini kendileri yüklenmek isterler.

Halk ise, İslâm’a olan düşmanlıklarında bir sürü değişik anlayışlara sahip gruplar halinde İslâm’dan nefret ederler. Mesela, “aydınlar” Haçlı ve Siyonizm’in İslâm’ı kökünden silmek için oluşturduğu her türlü tuzağın kuklalarıdır. Bu “aydınlar”, emperyalist devletler gibi İslâm âleminden İslâm gerçeğini silmeye, insanları İslâm’dan habersiz bırakarak kalplerine İslâm’a karşı bir sürü şüphe sokmaya ve İslâm’dan nefret eden bir nesil yetiştirmeye çalışırlar.

Bu düşüncelere sahip olan insanlar, İslâm’ın gericilik olduğunu, insanları geri bıraktığını, uygarlaşmaya, yükselmeye ve ilerlemeye engel olduğunu, aynı zamanda uygarlaşmak için tek çıkar İslâm dininden uzaklaşmak olduğunu insanların kafalarına sokmuşlardır.

İnsanların zihinlerini zehirleyen Batı Medeniyetinde ve kültüründe yetişen, iyilikle kötülüğü birbirinden ayırmaya yetecek muhakemesi olmayan bir sürü “aydın” yetişmiştir. Kafaları sözde ilim ve kültür dolu, ancak Allah yolundan uzaklaşmış, kendi ülkelerinin sahip olduğu asıl kültürü yavaş yavaş yıkmaya çalışan “aydınlar” büyük bir akılsızlık içindedir.

Yazarlar, edebiyatçılar, romancılar, radyo ve televizyon programcıları, sinemacılar ve diğer birçok kimse bugün İslâm’dan nefret ediyor. Evet gerçekten nefret ediyorlar. Çünkü onların büyük kazanç sağladıkları ticaret; insanların âhlakını bozmak, genç erkeklerin ve genç kızların cinsel duygularını kabartarak onları birbirlerine yakınlaştırma ticaretidir. Aynı zamanda istekleri gibi mallarına mal katma, bol kazanç, faiz, eğlenceli hayat yaşama imkânlarını, İslâm ellerinden alacağı için İslâm’dan nefret ederler. Tabi ki böyle yaşam tarzı süren ve buna alışmış olan insanlar, böyle bir hayatı yasaklayan İslâm dininden hoşlanmayacaklardır.

12 Mart 2016 Cumartesi

İslâm'da Kadın-Erkek İlişkisi

İslâm dini her konuda olduğu gibi kadın-erkek ilişkilerinde de orta yolu bulmuştur.  İslâm insanın cinsel yönünü Hristiyanlık ve Yahudilikteki gibi görmezden gelip bu alandaki ihtiyaçlarını yok saymaz. Tam tersine, meşru bir yolla bu isteğe izin verir. Bu nedenle İslâm’da evlilik teşvik edilmiştir. Ama Hristiyanlık ve Yahudilikte cinsellik meşru sayılsa da her zaman pis olarak kabul edilmiştir. Hatta kimi zaman meşru yoldan bile cinsellik yasaklanmıştır. Örn; Kiliseler de papazlara yasaklanması gibi. İslâm her zamanki gibi insanın fıtrî ihtiyaçlarına perde çekmemiş meşru yollarda buna izin vermiştir. Ancak İslâm dini, bazı sapık ideolojilerin yaptığı gibi insan vücudunun isteklerine baskı yapmamış ve bu istekleri tiksindirici olarak görmemiştir. İnsanın fıtrî ihtiyaçlarına konulan yasaklar bir süre sonra insanları daha da sapıttırmaktadır. Örnek vericek olursak; manastırlarda dehşet verici bir sürü rezalet ortaya çıkmıştır. Rahipler ve rahibeler arasında her türlü cinsel bozukluğu görmek artık günümüzde mümkündür.

“Kaynaşmanız için size kendi (cinsi)nizden eşler yaratıp aranızda sevgi ve merhamet peyda etmesi de O’nun (varlığının) delillerindendir.” Rûm 30/21

Günümüzde, her türlü iletişim araçlarıyla kadına rahatça ulaşılmasını sağlayan tuzaklar kuruldu. Kadın sözüm ona özgürlüğüne kavuştu… Bu ahlaksızlığa yardımcı olabilecek her türlü (kitap, radyo, sinema ve televizyon gibi) fitne yayan güçler bu ahlaksızlıkları desteklemek için yayıldı. Önceleri ahlâkî hükümler, cinselliği ancak evlenmek suretiyle meşru kılmıştı. Çünkü nikâh denilince akla ilk olarak babalık müessesesi gelir ve nikâh ile babalık birbirinden asla ayrılmazdı. Babanın çocuğundan sorumlu olması ancak nikah ile olabilirdi. Bugün ise cinsel ilişkilerle bir nesil yetiştirmek arasındaki ilişkiler tamamen kopmuştur. Erkek ile kadın aralarındaki ilişkiler tamamen kopmaya başlamıştır.

Günümüz insanlara cinsel ilişkileri tahrik edici ve zinâyı yaygınlaştırıcı etkiler sunduğu için, meşru yoldan yapılacak evliliğe engel olan pek çok yol açmıştır. Erkeklerde evlenme yaşı bazen 30’a kadar ulaşmakta ve bu son derece normal kabul edilmektedir. İnsanın cinsel isteklerle galeyana gelmekten kurtulmasına ve nefsine hakim olmasına artık imkan yoktur. Daha evvel fazilet olarak kabul edilen iffet ve namus, bugünkü toplumda alay konusu olmuştur. Güzelliklere güzellik katan hayâ anlayışı ise kenarda kalmıştır. Erkekler, işledikleri ahlâksızlıkları anlatmakla iftihar ediyor, kadınlar ise sözde bazı haklar isteyerek son derece rezilce maceralar hususunda erkeklerle birlikte oluyor. Evlenme döneminden önceki kadın-erkek arkadaşlığı artık örfî bir hal almıştır.

Modern Toplumda Evlilik

Modern toplumda evliliğe, mutluluk ve sevgi açısından değil sadece cinsel ilişki açısından bakılmaktadır. Bundan dolayı evlilik gerçek değerini bulamamaktadır. Gerçek mutluluktan, hayattan ve yeni bir nesli üretme sevgisinden mahrum olduğu için bu tarz evlilikle ölüme mahkumdur. Artık aile hayatı yok olmaya başladı. Nesil, göz önünde bulundurulmadığı için geçici evlilikler rağbet görmüş, helal-haram demeden serbestçe anlık birleşmeler artmış bulunmaktadır. Kadının ve erkeğin ahlakî seviyesi gittikçe düşmektedir. Erkek her türlü haram ilişkiye yönelmiştir, kadın da evlenmeden önce cinsel ilişkilerle erkeği teşvik etmiş ve  bunların sonucu olarak boşanmalar artmıştır. Geriye kalan çocukların terbiyesini de kreşler üstlenmiştir.

Bu cinsel bozukluğun insanda, ve toplumda meydana getirdiği felaketleri ve çağdaş cahiliyenin bu konudaki rezilliklerini görüp gözümüzü dört açmamız gerekir.

Batı da Cinsellik

Bugün batı ülkeleri gibi maalesef doğu ülkeleri de, bu cinsel arzuları tatmin etmeyi alabildiğince serbest bırakmış hatta bunu teşvik edici bir hale getirmiştir. Cinsel özgürlüklere büyük imkan sağlayan ülkelerde gün geçtikçe cinsel sapıklıklar artmakta ve ciddi problemler ortaya çıkmaktadır. Özellikle televizyon ve internet aracılığıyla büyük bir sektör haline gelen fuhuş, yayılarak insanlar için son derece doğal bir hale gelmiştir. Homoseksüellik ve lezbiyenlik alabildiğince yayılmış ve cinsel ahlâk artık tamamen çökmüş durumdadır. Porno filmler herkesin istediği takdirde rahatlıkla ulaşılabilir hale gelmiştir.

İnsanların hayatlarını felç eden bu problemlerden, rezilce düşüncelerden kurtulabilmeleri için İslâm’dan başka bir kurtuluş yolu yoktur. İnsan tüm bu câhilî problemlerden sadece İslâm’a sarılmakla kurtulabilir. İnsanları şehvetlerine tapmaktan kurtarıp özgürlüklerine kavuşturan İslâm’dan başka bir nizam mı vardır? İnsanlar Allah’ın dininden uzaklaştıkça şehvetlerinin esiri oluyor. Erkek ve kadın arasındaki ilişkileri en güzel şekilde düzenleyen İslâm’dan başka bir düzen mi vardır? İslâm insanın şahsiyetini yeniler ve ortaya çıkartır.